إلى السينما Sinemaya – الدرس السابع

أصلي قادمة مع زوجها الأمريكي بزيارة لأهلها في تركيا، تذهب مع ابنتها إلى السينما، ثم تذهب مع أمها إلى السوق لشراء الخضار و الفواكه، لنستمع إلى قصتها المشوقة.

إلى السينما

النص المكتوب لمقطع الاستماع

أصلي قادمة هي و زوجها الأمريكي بزيارة إلى أهلها في تركيا، قد صار لها تعيش في أمريكا ست سنوات، تذهب هي و ابنتها إلى السينما، ثم تذهب هي و أمها إلى السوق لشراء بعض الحاجيات من أجل طعام العشاء، سنرى كيف هي طريقة الذهاب إلى السينما و كيف تركب الباص و أخيراً سنسمع ما هي الأحداث التي مروا بها في السوق.




الذهاب إلى السينما

اللقاء مع غولشان

Aslı: Merhaba… Ben Aslı
أصلي: مرحبا … أنا أصلي

Gülşen: Merhaba Aslı. Ben de Gülşen
غولشان: مرحبا أصلي. أنا غولشان

? Aslı: Nasılsınız
أصلي: كيف حالك ؟

? Gülşen: İyiyim, teşekkür ederim. Siz nasılsınız
غولشان: إنني بخير، شكراً أنت كيف حالك ؟

Aslı: Biraz yorgunum ama iyiyim
أصلي: إنني متعبة قليلاً و لكنني بخير

? Gülşen: Neden yorgunsunuz
غولشان: لما أنت متعبة ؟

Aslı: Bana sen diyebilirsin
أصلي: هل يمكنك التواصل معي ؟

? Gülşen: Peki tamam. Neden yorgunsun Aslı
غولشان: حسنا تمام. لماذا أنت متعبة أصلي ؟

Aslı: Eşim ve kızımla Türkiye’ye daha dün geldik. Yolculuğumuz biraz uzun sürdü
أصلي: أنا و زوجي و ابنتي أول البارحة جئنا إلى تركيا. استغرقت رحلتنا وقتًا طويلاً

? Gülşen: Tatilden mi döndünüz
غولشان: هل رجعتم من الإجازة ؟

Aslı: Hayır. Aslında Türkiye’ye tatile geldik. Annemler burada yaşıyor
أصلي: لا. بالأساس جئنا إلى تركيا من أجل التعطيل، والداي يعيشان هنا

? Gülşen: Siz nerede yaşıyorsunuz
غولشان: أنتم أين تعيشون ؟

Aslı: Amerika’da yaşıyoruz. Eşim Amerikalı
أصلي: نعيش في أمريكا. زوجي أمريكي

? Gülşen: Ya gerçekten mi
غولشان: حقاً ؟

Aslı: Evet. Altı yıldır orada yaşıyorum
أصلي: نعم، منذ ست سنوات و أنا أعيش هناك

بيلين

? Gülşen: Kızın kaç yaşında
غولشان: كم عمر ابنتك ؟

Aslı: Beş yaşında
أصلي: خمس سنوات

Gülşen: Ne kadar güzel. Benim kızım da dört yaşında. Bak şurada oynuyor
غولشان: كم هو جميل ! ابنتي أيضاً عمرها أربع سنوات. انظري إنها تلعب هناك

? Aslı: Kırmızı elbiseli olan mı
أصلي: هل هي ذات الفستان الأحمر ؟

? Gülşen: Evet. Senin kızın hangisi
غولشان: نعم، أيهن ابنتك ؟

Aslı: Senin kızının hemen arkasında. Uzun boylu, sarı saçlı
أصلي: إنها تماماً التي خلف ابنتك، الطويلة و ذات الشعر الأشقر

Gülşen: Tamam, şimdi gördüm
غولشان: تمام، الآن رأيت

طريقة الذهاب إلى السينما

? Aslı: Kızımı sinemaya götürmek istiyorum. Burada sinema var mı
أصلي: أريد أخذ ابنتي إلى السينما. هل يوجد هنا سينما ؟

? Gülşen: Evet var. Şu ileride büyük lokantayı görüyor musun
غولشان: نعم يوجد. هل ترين المطعم الكبير هناك إلى الأمام ؟

Aslı: Evet, görüyorum
أصلي: نعم أراه

Gülşen: Orayı geç. Köşeden sağa dön. Üç yüz veya dört yüz metre ileri git. Solunda bir alışveriş merkezi var. Üst katında sineması var. Ayrıca bugün salı, hafta içi çok kalabalık olmaz, sakin olur
غولشان: اذهبي إلى هناك في الزاوية انعطفي إلى اليمين، اذهبي إلى الأمام 300 أو 400 متر، على يسارك يوجد مركز تسوّق، في الطابق العلوي يوجد سينما. اليوم أيضاً يوم الثلاثاء ، ليس مزدحماً جداً في أيام الأسبوع ، سيكون هادئاً

Aslı: Tamam, çok teşekkür ederim. Pelin kızım gel buraya
أصلي: تمام، شكراً جزيلاً تعالي إلى هنا يا بنتي بيلين

Pelin: Efendim annecim
بيلين: حسناً يا أمي

? Aslı: Sinemaya gitmek istiyor musun
أصلي: هل تريدين الذهاب إلى السينما ؟

Pelin: Evet, evet, evet
بيلين: نعم، نعم، نعم

Aslı: Hadi bakalım gidiyoruz o zaman. Tekrar teşekkür ederim, iyi günler
أصلي: هيا اذن سنذهب. شكراً مرة ثانية، أياماً طيبة

Gülşen: Rica ederim. Tanıştığımıza memnun oldum. Size iyi eğlenceler
غولشان: عفواً، سررت بمعرفتك. فلتستمتعوا



تحضير وجبة قارن يارق

? Annesi: Alo Aslı
أمها: ألو أصلي

Aslı: Efendim anne
أصلي: نعم يا أمي

? Annesi: Kızım neredesiniz
أمها: أين أنتم يا ابنتي ؟

Aslı: Sinemaya gidiyoruz anne
أصلي: إننا نذهب إلى السينما يا أمي

? Annesi: Gelirken pazara uğrar mısın kızım
أمها: عندما تأتون هل تذهبون إلى السوق يا ابنتي ؟

? Aslı: Pazardan ne istiyorsun anne
أصلي: ماذا تريدين من السوق يا أمي ؟

Annesi: Akşama karnıyarık yapmayı düşünüyorum. 2 kilo patlıcan, yarım kilo kıyma
أمها: أفكر في طبخ (قارن يارق) من أجل المساء. 2 كيلو باذنجان، نصف كيلو لحمة ناعمة

Aslı: Anne dur dur. Tamam yazıyorum, şimdi söyle annecim
أصلي: توقفي توقفي يا أمي. حسناً إنني أكتب، الآن قولي يا أمي

Annesi: Hah tamam kızım. İki kilo patlıcan, yarım kilo soğan, bir kilo domates
أمها: هاا حسناً يا ابنتي. 2 كيلو باذنجان، نصف كيلو بصل، كيلو بندورة

Aslı: Tamam, yazıyorum
أصلي: تمام، إنني أكتب

Annesi: Yarım kilo biber, bir demet maydanoz
أمها: نصف كيلو فليفلة، حزمة بقدونس

Aslı: Tamam
أصلي: تمام

Annesi: Pelin kızıma limonata yapayım, iki kilo da limon al. Kasaptan da bir kilo kıyma al
أمها: فلأجهز عصير اليمون من أجل ابنتي بيلين. خذي أيضاً 2 كيلو ليمون. و من القصاب أيضاً خذي كيلو لحمة ناعمة

Aslı: Tamam anne. Sinemadan çıkınca alırım. Biz biraz geç kalabiliriz, haberin olsun
أصلي: حسناً يا أمي، عندما أخرج من السينما أخذها. من الممكن أن نتأخر قليلاً فليكن بعلمك

Annesi: Tamam geç kalmayın
أمها: حسناً لا تتأخروا

Aslı: Tamam anne
أصلي: حسناً يا أمي

في السينما

? Aslı: Merhaba… “Şirinler” filmi saat kaçta
أصلي: مرحبا… فيلم “السنافر” أي ساعة ؟

Görevli: Merhaba… Saat ikiyi on geçe efendim
الموظف: مرحبا… الساعة الثانية و عشر دقائق يا سيدتي

Aslı: Saat şu an bir. Daha çok var
أصلي: الساعة الواحدة الان، يوجد هناك الكثير – تقصد على الوقت

Pelin: Ama anne, ben bu filmi görmek istiyorum
بيلين: لكن يا أمي، أريد رؤية هذا الفيلم

? Aslı: Tamam. Burada beklemeyelim. Tatlı yemek istiyor musun
أصلي: تمام. دعينا ننتظر هنا. هل تريدين حلوى ؟

Pelin: Evet, evet, evet
بيلين: نعم، نعم، نعم

في كافيتريا السينما

Garson: Hoş geldiniz
النادل: أهلاً و سهلاً

? Aslı: Hoş bulduk. Biz tatlı yemek istiyoruz. Menüde neler var
أصلي: أهلاً بك، نريد حلوى، ماذا يوجد في قائمة الطعام ؟

Garson: Baklava, kadayıf ve sütlaç var
النادل: بقلاوة، كنافة، و رز بحليب

Pelin: Ben sütlaç istiyorum
بيلين: أريد رز بحليب

Aslı: Ben de sütlaç istiyorum. İki sütlaç lütfen
أصلي: أنا أيضاً أريد رز بحليب. اثنان رز بحليب من فضلك

? Garson: İçecek ister misiniz
النادل: هل تريدون مشروبات ؟

Pelin: Hayır, istemiyorum
بيلين: لا لا أريد

Aslı: Ben bir bardak çay istiyorum
أصلي: أريد كأس شاي

Garson: Hemen getiriyorum
النادل: سأحضرها مباشرة

Aslı: Hesap lütfen أصلي: الحساب من فضلك

Garson: Getiriyorum efendim
النادل: إنني أحضرها يا سيدتي



لا تشتري من مركز التسوق

Aslı: Alo anne. Şu anda alışveriş merkezinin alt katında bir marketteyiz. Senin siparişlerini buradan alıyorum
أصلي: ألو أمي، إننا الآن تحت مركز التسوق بطابق، طلباتك من هنا أخذها

Annesi: Hayır hayır kızım. Orası çok pahalıdır. Bizim burada pazar var. Pazar ucuz. Pazardan alırız
أمها: لا لا يا ابنتي. هناك غالٍ جداً، لدينا سوق هنا، السوق رخيص، إننا نأخذ من السوق

? Aslı: Kıyma
أصلي: اللحمة الناعمة ؟

Annesi: Yok yok. Kıymayı da bizim Kasap Nuri’den alırız
أمها: لا لا. اللحمة الناعمة أيضاً نأخذها من قصابنا نوري

? Aslı: Tamam anne, sen bilirsin. Hangi otobüse binelim
أصلي: حسناً يا أمي، أي باص نركب ؟

Annesi: Alışveriş merkezinin önünde bekle. 21 numaralı otobüse bin
أمها: انتظري أمام مركز التسوق، اركبي الباص ذو الرقم 21

Aslı: 21 numaralı otobüs, tamam
أصلي: حسناً، الباص ذو الرقم 21

Annesi: Son duraktan iki durak geride in. Ben sizi karşılamaya geliyorum. Birlikte pazara gideriz
أمها: قبل الموقف الأخير بموقفين انزلي، أنا أتي لمقابلتكم، سنذهب سوية إلى السوق

Aslı: Tamam anne
أصلي: حسناً يا أمي

الذهاب في الباص بعد السينما

? Aslı: Bir kişinin ücreti ne kadar
أصلي: كم أجرة الشخص الواحد ؟

? Şoför: Kartın yok mu abla
السائق: ألا يوجد لديك كرت يا أختي ؟

Aslı: Hayır yok
أصلي: لا لا يوجد

? Şoför: Fazla kartı olan var mı
السائق: ألا يوجد أحد لديه زيادة في كرته ؟

Bir kadın: Benim var, buyurun
سيدة: يوجد لدي، تفضلوا

Şoför: İki lira hanımefendiye verirsiniz
السائق: هلا أعطيت السيدة ليرتان

Aslı: Tamam, teşekkür ederim
أصلي: تمام، شكراً

Bir kadın: Rica ederim
سيدة: عفواً

? Aslı: Şoför bey bizi son duraktan iki durak geride indirebilir misiniz
أصلي: هل يمكن أن تنزلنا قبل موقفين من الموقف الأخير سيدي السائق ؟

Şoför: Tamam. Yaklaşınca haber veririm
السائق: حسناً عندما نقترب سأخبرك

? Aslı: Saat kaçta orada oluruz
أصلي: كم الساعة سنكون هناك ؟

Şoför: Trafik yoksa yarım saate orada oluruz
السائق: إن لم يكن هناك زحمة سيرة سنكون هناك خلال نصف ساعة

Aslı: Teşekkürler. Anne saat şimdi dört. Dört buçuk gibi orada oluruz
أصلي: شكراً. أمي الساعة الآن الرابعة. سنكون هناك تقريباً الساعة أربعة و نصف

Annesi: Tamam kızım, evden çıkıyorum
أمها: حسناً يا ابنتي، إنني أخرج من البيت

Şoför: Son duraktan önce inecek biri vardı. Burada inebilirsiniz
السائق: كان هناك شخص سينزل قبل الموقف الأخير، هنا يمكنكم النزول

Aslı: Teşekkür ederiz
أصلي: شكراً

في السوق

Annesi: Önce pazara gidelim. Sıcakta kıyma bozulmasın
أمها: أولاً فلنذهب إلى السوق. حتى لا ندع اللحمة الناعمة تفسد في الجو الحار

Aslı: Tamam anne, sen nasıl istersen
أصلي: حسناً أمي، كما تريدن

Pelin: Anne, anne… Ben çilek istiyorum
بيلين: أمي، أمي… أريد فريز

Aslı: Tamam kızım, alırız
أصلي: حسناً يا ابنتي، سنأخذ

? Annesi: Patlıcan kaç lira
أمها: كم ثمن الباذنجان ؟

Pazarcı 1: Üç lira
البائع 1: ثلاث ليرات

? Annesi: İki kilosu beş lira olur mu
أمها: 2 كيلو بخمس ليرات ممكن ؟

Pazarcı1: Yok abla kurtarmaz. Biz de kazanamıyoruz
البائع 1: لا يا أختي لا تكفي، نحن أيضاً لا نربح

Annesi: Tamam beş buçuk lira olsun
أمها: حسناً فلتجعلها بخمس ليرات و نصف

Pazarcı1: Tamam be abla. Olsun bakalım
البائع 1: تمام يا أختي، فلتكن

? Aslı: Anne ne yapıyorsun
أصلي: أمي ماذا تفعلين ؟

Annesi: Dur kızım, pazarda böyle. Karışma sen
أمها: توقفي يا ابنتي هكذا السوق، لا تتدخلي أنتي

Aslı: İyi. Ben gidip çilek ve limon alıyorum
أصلي: حسنا، أنا سأذهب و آخذ الليمون و الفريز

Annesi: Tamam pazarın sonunda buluşuruz
أمها: نلتقي في نهاية السوق



شراء الفريز

Pelin: Anne bak şurada çilek dört lira. Ama burada üç lira
بيلين: انظري أمي هناك الفريز بأربع ليرات، لكن هنا بثلاث ليرات

? Aslı: Aferin benim kızıma. Bize yarım kilo çilek verir misiniz
أصلي: أحسنت يا ابنتي، هلا أعطيتنا نصف كيلو فريز ؟

? Pazarcı2: Çilekler mis gibi taze taze, bir kilo veriyim mi
البائع 2: الفريز رائحته مثل المسك طازج طازج، هلا أعطيتك كيلو

Pelin: Evet lütfen anne
بيلين: نعم من فضلك يا أمي

Aslı: Tamam bir kilo olsun. Buyurun bozuk param yok, beş lira
أصلي: حسناً فلتجعله كيلو، تفضلوا ليس لدي عملة معدنية (فراطة)، خمس ليرات

Pazarcı2: Buyurun para üstü iki lira
البائع 2: تفضلي الباقي ليرتان

Aslı: Hayırlı işler
أصلي: عملاً موفقاً

Pazarcı: Allah razı olsun abla
البائع: الله يرضى عليك يا أختي

? Pelin: Anne! Şu bezelye mi
بيلين: أمي! هل تلك بازلاء ؟

Aslı: Hayır canım, o taze fasulye
أصلي: لا يا روحي، هذه فاصولياء طازجة

? Pelin: Peki şu vişne mi
بيلين: حسناً هل ذاك كرز حامض ؟

Aslı: Sanırım o kiraz
أصلي: أظنه كرز

? Pelin: Vişne tatlı mıdır
بيلين: هل الكرز الحامض حلو؟

Aslı: Hayır, vişne biraz ekşi olur
أصلي: لا، الكرز الحامض يكون حامضاً قليلاً

Pelin: Limon gibi
بيلين: كالليمون

شراء الليمون

Aslı: Bak limon dedin aklıma geldi. Az kalsın limon almayı unutuyorduk
أصلي: قلت ليمون و خطر على بالي، كنا سننسى الليمون

Pazarcı: Limonlarım sulu sulu. Gel vatandaş gel. Salataya kısıra limon. Sıcak günlerin soğuk içeceği limonataya limon. Gel
البائع: ليموني كثير العصير، تعال يا مواطن تعال. شرائح الليمون للسلطة، في هذه الأيام الحارة المشروب البارد عصير الليمون. تعال

? Aslı: Limonun kilosu ne kadar
أصلي: كم ثمن كيلو الليمون ؟

Pazarcı3: Dört lira
البائع 3: أربع ليرات

? Aslı: İki kilo verir misiniz
أصلي: هلا أعطيتنا 2 كيلو ؟

Pazarcı3: Buyurun iki kilo limon. Taze nane de ister misiniz? Limonataya iyi gider
البائع 3: تفضلي 2 كيلو ليمون. هل تريدين نعناع طازج أيضاً ؟ أنه جيد لعصير الليمون

Aslı: Hayır, teşekkürler. Buyurun on lira
أصلي: لا شكراً تفضل عشر ليرات

Pazarcı3: Para üstü iki lira, buyurun abla
البائع 3: تفضلي يا أختي الباقي ليرتان

Aslı: Sağ olun, hayırlı işler
أصلي: فلتبقوا بصحة جيدة أعمالاً طيبة

Pelin: Bol kazançlar
بيلين: فلتربحوا كثيراً

? Aslı: Sen nereden duydun bu sözü
أصلي: أين سمعت هذا القول ؟

Pelin: Şuradaki yaşlı kadın söyledi
بيلين: السيدة العجوز التي هناك قالت



About Post Author

اترك رد

error: المحتوى محمي من النسخ أو الطبع