جزاء الغرور | Gururun Cezası

جاع الثعلب يوماً جوعاً شديداً حتى أشرف على الموت، فراح يفتّش عن طعامٍ يأكله أو لقمة يسدّ بها جوعه.

Tilki bir gün çok acıktı, neredeyse ölecekti. Yiyecek bir yemek ya da açlığını giderecek bir lokma aramaya çıktı.

فوجد في الحديقة ديكاً مزهوّاً بنفسه، يصيح بين الحين و الآخر من على الجدار المرتفع، و يرفع بعُرفهِ إلى الأعلى بكبرياء.

Bahçede nefsiyle mağrur bir horuz buldu, yüksek duvarın üzerinde arada bir ötüyor, böbürlenerek ibiğini yukarı doğru kaldırıyordu.

خداع الديك

عرف الثعلب الذكي أن الديك المغرور ضعيف العقل، فصمم على أن يحصل عليه ليكون طعامه لهذا الأسبوع بعد جوع أسبوع.

Zeki tilki horuzun kıt akıllı olduğunu anladı ve bir haftalık açlıktan sonra bu haftaki yemeği olması için onu yakalamayı kafaya koydu.

فتقدّم منه بحذر و راح يعرج مُظهراً الضعف و المرض و العجز ثم قال له:

Dikkatli bir şekilde horuza doğru yaklaştı, kendini bitkin, hasta ve güçsüz göstererek topallamaya başladı. Sonra ona:

صباح الخير أيّها الديك الجميل، يا ملك الطيور و سيّد الدجاج.

Günaydın, güzel horuz, ey kuşlaar kralı ve tavuklar sultanı, dedi:

فرح الديك بهذا الكلام و قال للثعلب:

Horuz bu sözlerden mutlu oldu ve tilkiye:

أهلاً بك أيّها الكسيح، ماذا تريد مني و أيّة مساعدة تطلب؟

Hoş bulduk, ey hasta adam. Ne istiyorsun benden? Benden nasıl bir yardım istiyorsun?

فردّ الثعلب:

Tilki verdi:

أنا لا أطلب شيئاً لنفسي لكنني سمعت أن جماعةً من الدجاج تبحث عن ديك شجاع و جميل، صاحب عُرفٍ يليق بالتاج ليكون مَلكَ الدجاج. فتعال معي لأنصِبَك مَلكاً قبل فوات الأوان.

Ben kendim için bir şey istemiyorum. Fakat duydum ki bir gurup tavuk, tavuklara kral olması için taç giymeye layık yakışıklı ve cesur, ibikli bir horuz arıyorlarmış. Benimle gel de fırsat kaçmadan seni kral yapayım.

الديك يمشي إلى حتفه

و مشى الثعلب على مهل و الديك أمامه يستعجل ليصل إلى المملكة.

Tilki yavaş yavaş yürüdü. Horuz önden yörüyor, bir an önce krallığa ulaşmak için acele ediyordu.

و على الطريق هجم الثعلب من الخلف على الديك المخدوع فدقّ عنقه و أكله. ثم لحس شفتيه و هو يردد:

Yolda tilki arkadan, aldanmış horuza saldırıp boynunu kırdı ve yedi. Sonra dudaklarını silerek:

هذا جزاء الغرور فلأبحث عن مغرور آخر.

Bu gururun cezasıdır. Şimdi başka bir mağrur bakayım, dedi.