fbpx
الرئيسية » نهاية الظالمين | Ezilenlerin sonu

نهاية الظالمين | Ezilenlerin sonu

الحوت الظالم و الذي كان يفتك بالسمك و لا يرأف بهم، في يوم من الأيام ضحكت عليه سمكة صغيرة و قادته لطريق نهاية الظالمين، القصة بالعربية و مترجمة للغة التركية.

نهاية الظالمين
 

قصة نهاية الظالمين Ezilenlerin sonu

ملخص قصير


هذه قصة الحوت الظالم و الذي كان يفتك بالأسماك و لا يرأف بهم و لا يدري أن نهاية الظالمين هي نهايته، و في يوم من الأيام ضحكت عليه سمكة صغيرة و قادته لطريق نهاية الظالمين، قالت له بأن يفتك ببني البشر و تورط و سمع كلامها و لم يعرف بأن هذه الخطة لم تكن إلا لتكون نهايته كما نهاية الظالمين. القصة بالعربية و مترجمة للغة التركية فيها من الفائدة الكثير من الكلمات الجديدة.




بداية قصة نهاية الظالمين


يُروى أنه في قديم الزمان كان هناك حوت كبير … كبيرٌ جداً. و كان يتغذّى على الأسماك بكل أنواعها،

Anlatıldığına göre eski zamanlarda büyük bir balina varmış, çok büyükmüş. Bütün balık türleriyle beslenirmiş.


كان يفتح فمه الكبير و يبتلع كل ما يصادفه من أسماك.. صغير و كبير.. حيّ و ميت.. وديع و شرس.. جميل و قبيح.. لم يكن يفرّق بين أحد.

Kocaman ağızını açar, büyük küçük .. diri ölü .. Uysal yırıtıcı .. Güzel çirkin .. Rastladığı bütün balıkları yer, hiçbirini ayırt etmezmiş.


كان من الطبيعي أن يتغذى الحوت على الأسماك و يقتلها متعمداً، حتى لو كان غير جائع.

Balinaın balıklara beslenmesi doğaldı. Fakat bu balina diğer balıkları sevmez, onları aç olmasa bile kasten öldürürdü.


و يكون مسروراً أكثر كلما قتل أكبر عدد ممكن من الأسماك. و كانت الأسماك تتمنى دائماً أن تتخلّص منه.

Mümkün olan en büyük sayıda balık öldürdükçe mutlu olurdu. Balıklar hep ondan kurtulmayı dilerdi.

بداية الخطة الذكية


و ذات يوم جاءت سمكة ذكية صغيرة و جلست على أذن الحوت و قالت له: السلام عليك أيها الحوت الكبير.

Bir gün küçük ama zeki bir balık geldi. Balinaın kulağına oturdu ve ona: Selam, büyük balina dedi.


فردّ الحوت: ما هذا؟ من أنت؟

Balina cevap verdi: Bu da ne ? Sen kimsin ?


أنا سمكة صغيرة.. صغيرةٌ جداً.. و لكن عندي لك فكرة.

Ben küçük bir balığım .. Hem de çok küçüğüm. Fakat senin için bir fikrim var.


ما هذه الفكرة؟ قوليها بسرعة و إلا أكلتك على الفور.

Nedir o fikir ? Çabukca söyle .. Yoksa seni hemen yerim.


خافت السمكة و لكنها مصممة على أن تمضي في خطتها، فقالت:

Küçük balık korktu, ama planını da uygulamaya kararlıydı. Dedi ki:


أيها الحوت الكبير! إنك دائماً تأكل الأسماك. و لا بد أنك مللت طعمها و تريد شيئاً جديداً؟

Ey koca balina .. Sen sürekli balik yiyorsun .. Balık tadından bıkmış ve yeni bir şey istiyor olmalısın ?


و هل لديك طعام آخر لي؟

Yanında benim için başka bir yemeğin var mı ?

بنو البشر هم سيكونون نهاية الحوت


هل جربت طعم الإنسان؟ إنه شهي و لذيذ، بل إنه أشهى طعام في الكون.

İnsan etinin tadını denedin mi ? İnsan eti iştah açıcı ve lezetlidir .. Hatta dünyadaki en lezetli ettir.



أحس الحوت بلعابه يسيل و قال:

Balina ağızının suyunun aktığını hissetti ve:


الإنسان؟ و أين أجد هذا الإنسان؟

İnsan mı ? İnsanı nerede bulurum ?


فأجابت السمكة:

Küçük balık cevap verdi:


اصعد إلى سطح البحر و ستجد جسماً بني اللون، يسمونه القارب. اقترب منه و افتح فمك عن آخره و ابتلع القارب بما فيه.

Denizin yüzeyine çık. Orada, ‘Kayık’ dedikleri kahverengi bir cisim bulacaksın, ona yaklaş. Ağzını sonuna kadar aç ve kayığı içindekilerle birlikte yutuver.

الحوت الظالم يلتهم القارب


كان نادر فتىً صياداً من فتيان قرية النخيل التي تقع على شاطئ البحر و كل أهلها صيادون. و كان ينوي الحصول على صيد وفير هذا اليوم فابتعد بقاربه.

Nadir deniz sahilinde bulunan Palmi köyünün gençlerinden, genç bir balıkçıydı. Bütün köylüler de balıkçıydı. Nadir bugün bol miktarda balık avlamak istiyordu ve kayığıyla açıldı.


و فجأة وجد نفسه أمام حوت كبير. فتح الحوت فمه و ابتلعه مع القارب فإذا بنادر يجد نفسه داخل الحوت مع قاربه و وجد هناك أشياء كثيرة غريبة.

Fakat birden kendini büyük bir balinanın önünde buldu, Balina ağzını açıp kayıkla beraber onu yuttu. Ansızın Nadir kendini kayığıyla birlikte balinanın ağzında buldu. içeride başka ilginç şeyler de buldu.

ذكاء بني البشر


فكّر نادر في طريقة للخروج فما كان منه إلا أن قام و أخذ يضرب و يرفس أحشاء الحوت.

Nadir dışarı çıkmanın bir yolunu bulmak için düşündü. Hemen kalkıp balinanın iç organlarına vurmaya, tekme atmaya başladı.


أحسّ الحوت بألم في بطنه فنادى: ماذا تفعل أيها الإنسان؟

Balina karnında bir acı hissetti ve seslendi: Ey insan ne yapıyorsun ?


فردّ نادر: إنني أتمرّن.

Nadir cevap verdi: Antrenman yapıyorum.


قال الحوت بانزعاج: بالله عليك توقف عن ذلك. إنك تؤلمني.

Rahatsız olan balina: Ne olursun dur. Canımı acıtıyorsun.


قال نادر: لن أتوقف إلّا إذا سمحت لي بالخروج.

Nadir: Dışarı çıkmama izin vermediğin sürece durmayacağım.

نادر يفتك بالحوت الظالم


الحوت و قال: لن أدعك تخرج و سأتحمل ضرباتك.

Balina sinirlendi ve: Senin dışarı çıkmana izin vermeyeceğim, darbelerine tahammül edeceğim.


قرّر الحوت أن يتحمل ضربات نادر و أحس نادرُ بذلك. فما كان منه إلّا أن جمع بعض الأخشاب من قاربه و أشعل فيها النار و عندها أحسّ الحوت بالألم الشديد فنادى:

Balina Nadir’in darbelerine dayanmaya karar verdi. Nadir bunu anladı ve kayığından kalan bazı tahtaları toplayıp içinde ateş yaktı. Balina şiddetli bir acı hissedince, bağırdı:



أيها الإنسان! ماذا تفعل؟

Ey insanoğlu, ne yapıyorsun.


الجو باردٌ و أريد أن أتدفأ فأشعلت بعض الحطب.

Hava soğuk. Isınmak istiyorum. Bu yüzden biraz odun yaktım.


أطفئها حالاً. إنك تحرقني.

Hemen söndür onu. Beni yakıyorsun.


لن أطفئها إلا إذا سمحت لي بالخروج.

Dışarı çıkmama izin vermediğin sürece onu söndürmeyeceğim.

السمكة الصغيرة تكمل خطتها حتى النهاية


كانت السمكة الصغيرة لا تزال جالسة على أذا الحوت فقالت بسرعة:

Küçük balık hala balinanın kulağında oturuyordu. Hemen dedi ki:


أيها الحوت يبدو أن هذا الإنسان غير عادي. و لا بد أن تسمح له بالخروج.

Ey Balina! öyle anlaşılıyor ki bu insan normal değil. Çıkmasına izin vermelisin.


فكر الحوت قليلاً. لكن ازدياد الألم جعله يحسم أمره فنادى:

Balina biraz düşündü. Fakat çektiği acının şiddetlenmesi onu sorunu kökünden çözmeye sevk etti ve şöyle seslendi:


أيها الإنسان! لقد سمحت لك بالخروج، سأفتح فمي كله و عليك أن تهرب بسرعة.

Ey insanoğlu çıkmana izin verdim. Bütün ağzımı açacağım. Hızla oradan çıkmalısın.


فرد عليه نادر:

Nadir cevap verdi:


لا أيها الحوت. لقد تحطم قاربي في أحشائك. و عليك أن تضعني على الشاطئ

Hayır, Balina. Kayığım senin içinde kırıldı. Beni kıyıya çıkarmalısın.


فقال الحوت بغضب:

Balina öfkeyle:


إن هذه فرصتك الأخيرة، إما أن تخرج الآن و إلا فلن أسمح لك بعد ذلك بالخروج.

Bu senin son fırsatındır, ya şimdi çıkarsın ya da bundan sonra çıkmana izin vermem.

الصبر على أذى الظالمين و التعامل معهم بذكاء


قال نادر ببرود أعصاب و صبر:

Nadir soğukkanlılık ve sabırla:



افعل ما تشاء. أما أنا فسأستمر في تدفئة نفسي بالنار.

Dilediğini yap. Ben ateşle kendimi ısıtmaya devam edeceğim.


اشتد الألم على الحوت و أصبح لا يطاق. و هنا سمعت السمكة الصغيرة تهمس له في أذنه:

Balinanın çektiği acı şiddetlendi. Dayanılmaz oldu. Tam da o anda küçük balık, balinanın kulağına şöyle fısıdadı:


عليك أن ترمي هذا الإنسان على الشاطئ و إلا فسيسبب لك الأذى.

Bu insanı kıyıya atmalısın. Yoksa sana eziyet edecektir.

نهاية الظالمين تقترب


انطلق الحوت إلى الشاطئ حيث قرية الصيادين، و كان الصيادون مجتمعين على الشاطئ ينتظرون عودة نادر الذي تأخر كثيراً على غير عادته.

Balina, Balıkçılar köyünün bulunduğu kıyıya doğru hareket etti. Balıkçılar kıyıda toplanmışlar, her zamanki adetinin tersine çok geciken Nadir’in dönmesini bekliyorlardı.


و بينما هم كذلك إذ رأوا حوتاً ضخماً يقترب منهم.

Onlar böyle beklerken birden büyük bir balinanın onlara doğru yaklaşmakta olduğunu gördüler.


اقترب الحوت من الشاطئ. لكنه توقف عندما رأى الصيادين على الشاطئ.

Balina kıyıya yaklaştı. Fakat balıkçıları görünce durdu.


تردد قليلاً ثم قال:

Biraz tereddüt etti. Sonra:


أيها الإنسان لقد اقتربنا من الشاطئ هيا أخرج.

Ey insanoğlu! Kıyıya yaklaştık. Haydi, dışarı çık.


فصاح نادر:

Nadir bağırdı:


لن أخرج إلّا على الشاطئ فعليك أن تقترب أكثر.

Ben ancak kıyıya çıkarım. Daha fazla yaklaşman gerekir.


انطلق الحوت إلى الشاطئ. و من شدة الألم لم يهتم بالصيادين المجتمعين إلا أنه ما إن وصل إلى الشاطئ حتى انطلقت الحراب من كل مكان و هجم عليه الصيادون. فاضطرب الحوت و لم يدر ماذا يفعل.

Balina kıyıya doğru hareket etti. Duyduğu acının şiddetinden toplanmış olan balıkçılara dikkat çevirmedi. Fakat kıyıya ulaşır ulaşmaz, her taraftan zıpkınlar fırlatıldı. Balıkçılar üzerine saldırdı. Balina çırpındı. Ne yapacağını bilemedi.


حاول أن يتراجع و يهرب و لكن نادر سارع بأخذ صاري قاربه و أخذ يمزق أحشاء الحوت. لم تمض لحظات إلا و كان الحوت جثة هامدة.

Geri dönüp kaçmaya çalıştı. Fakat Nadir hemen kayığının yelken direğini alıp onunla balinanın iç organlarını parçalamaya başladı. Birkaç dakika sonra balina cansız bir bedene dönmüştü.


أخذ الصيادون يحتفلون بانتصارهم على الحوت و اشتد فرحهم عندما رأوا نادراً يخرج سالماً من بطن الحوت.

Balaıkçılar balinaya karşı kazandıkları zaferi kutlamaya başladılar. Nadir’in balinanın karnından canlı çıktığını görünce, sevinçleri daha da arttı.


لم تكون الفرحة على الشاطئ فحسب، بل كانت أيضاً في البحر، حيث الأسماك الصغيرة، أخذوا يحتفلون بانتصارهم على الحوت الكبير و هذه عاقبة الظلم و الطمع.

Sadece kıyıda sevinç yoktu. Bilakis denizin içinde de sevinç vardı. Küçük balık da dahil bütün balıklar koca balinaya karşı zaferlerini kutluyorlardı. İşte bu zulüm ve açgözlülüğün cezasıdır.



About Post Author

اترك رد

error: المحتوى محمي من النسخ أو الطبع
%d مدونون معجبون بهذه: